loading

Ekonomilerin geleceği ‘Dijital Dönüşüm’ ile şekilleniyor. Peki, Türkiye’deki KOBİ’ler, girişimciler bu dijital dönüşüme ayak uydurabiliyor mu? Bu işin sırrı nedir?

Bu sorulara cevap vermeden dijital dönüşümün biraz ne olduğuna ve ilgili iş modellerine hızlıca bakalım.

Dijital dönüşüm özet olarak, dijital çağın gerektirdiği yeni iş modellerine işaret ediyor.

Yeni teknolojilerin ön plana çıktığı, müşteri ihtiyaç ve beklentilerinin değişitiği çağımızda, ölçek ekonomisini ve ekosistem etkisini çok iyi kullanan yeni iş modelleri başarılı oluyor.

Yeni dijital iş modellerinin başarısı, geniş müşteri kitlelerinin ihtiyacı olan çözümü bulmaları ve bu çözümü müşteriye cazip bir teklifle sunmaktan geçiyor..

Bu modellerdeki püf noktalarını biraz daha açalım.

Türkiye’de çalışması mümkün olmayan, Uber iş modeli üzerinden izah etmeye çalışalım…  

Uber eski usül taksi bulma iş modelini, kökten değiştirdi.  Öncelikle şirket, kaliteli, güvenli, şeffaf, kullanması kolay bir model ile, müşterilerine güçlü bir çözüm sundu.  Müşteri tekliflerinin temeli veriye, bilgiye dayalı idi..  Şirket geliştirdiği uygulama üzerinden iş modelini, değişiklik yapmadan, dünyadaki farklı coğrafi pazarlara yayabiliyor.   Bu sayede işini ölçeklendiriyor, hızla büyüyor.  İnternetin ve akıllı cihazların nimetlerinden faydalanarak, hizmetini,  Android ve IOS gibi uygulama dükkanaları, dijtal kanallar üzerinden, erişme açıyor, böylece geniş müşteri kitlelerine ulaşılıyor.

Benzer modeller ile çalışan, dünyadan farklı şirket örneklerini vermek gerekirse, Apple, Google, Facebook, AirBnB, Sharoo, Mobility, Lyft vb iş modelerini sıralamak mümkün. 

Ancak, bu yazının amacı tüm bu  modelleri analiz etmek değil..  Özellikle KOBİ’ler için,  bu modellerin dijital ekonomideki başarılarının sırlarını paylaşmak..

Bu nedenle ülkemizdeki duruma ve online ‘Pazar Yeri’ modellerine odaklanmak lazım..

Ülkemizde işletmeler, online pazaryeri platformları ile çalışarak işlerini dijital ortama taşıyorlar.  Bu suretle ticari faaliyetlerini geliştirmek için pek çok imkana sahip oluyorlar. Büyük markalar, küçük orta ölçekli şirketler ve girişimciler mal veya hizmetlerini sınır gözetmeksizin ülke ve dünya ölçeğinde, her yere ulaştırabiliyorlar.

Dijital model örneğinde izah ettiğim, iş dinamikleriyle işletmeniz benzerlik gösteriyor mu?

Göstermiyorsa, dönüşüme uzak kalmış olabilirsiniz.   Belki de, bu dönüşümü sizin için sağlayacak, işletmenize kaldıraç görevi üstlenecek bir online platformun parçası olmanız, daha da güçlü bir fırsat bu durumda.  İşinizi ölçeklendirebilmek ve yeni pazarlara açılmak için de, bu katılımı sağlamak isteyebilirsiniz.

Özellikle, fiziksel mağazalarından geleneksel satış yapan işletmeler…. Yeni müşteri ve pazar arayışında olan perakendeciler, pazar yeri modeli ile işinizi e-ticarete taşıyıp daha süratli büyüyebilirsiniz.    Yeni girişimciler, işlerini doğrudan bu modeller içinde kurabilirler.    Böylece, online teknolojilere, altyapılara yatırım yapmadan,  mevcut pazar yeri modellerinin sunduğu imkanlar ile büyüyebilirler.  Markalarına, imalata ve pazarlama faaliyetlerine odaklanırlar.

Türkiye’de KOBİ’ler bu modele etkin katılım sağlıyor mu?

Türkiye’de 3.5 milyon dan fazla KOBİ var.  KOBİ’lerin istihdamdaki payı %80. İşletmelerin hemen tamamı,  yeni müşteriler kazanmak, ciro ve karlık artışı yakalamak, özellikle ekonomik belirsizliklerin arttığı dönemlerde, daha verimli ve az maliyetli operasyonlar yönetmek istiyorlar.    Ancak, baktığımızda ülkemizde online pazar yerlerine katılan işletmeler 200 bini geçmez..

Rakamlara bakınca bence bu dönüşüme ayak uydurmada yavaş kalıyoruz.

Bu durum zaten, online perakendenin geleneksel perakeninin satışlarının içindeki orandan da belli oluyor. Ülkemizde bu oran 2019 sonu itibariyle %6-7 civarlarına gelmiş olmalı..  Dünya ortalaması %15’lere yaklaşıyor…

Demek ki burada, paydaşlara çok işler düşüyor..

Dijital Platformlar, sağladıkları faydaları paydaşlara iyi anlatmalı, sürekli daha iyi imkanlar sunmalı.  İşletmeler, rekabet veya değişimin korkusuna kapılmadan, daha cesaretli olmalı, gayret sarfetmeli.  STK’lar daha aktif olmalı, özel sektör ile iş birliği yapmalı, işin ucundan tutup, sürüklemeli…

Politika yapıcılara ve düzenleyecilere görev düşüyor mu?

Dünyada oluğu gibi, ülkemizde de internetin ve teknolojinin getirdiği değişimden kaynaklı düzenlemeler genellikle sonradan gelebiliyor.  Bunda bir sıkıntı yok. İşin doğası böyle. Ancak, gelen düzenlemelerin etkilerine bakılıyor mu?  İşletmeleri koruyan, pazarın büyümesini sağlayacak düzenlemeler mi oluyor bunlar? Asıl sorun burada…

Pazar yerleri, geniş ekosistemi içinde barındıran ve yüksek teknolojilere dayalı iş modelleri.   Yetkin insan kaynağı yetiştiriyor, milyonlarca kişiye istihdam sağlıyor. .   Planlanan yatırımların gerçekleşememesi ülkemiz de yetkin insan kaynağı gelişimi ve istihdamını da olumsuz yönde etkiler.

Düzenlemeler bu bakımdan öngörülebilir olmalı. Yatırmcıları işten soğutmamalı.

Bu bakımdan, özellikle Ticaret Bakanlığımız’a ve Maliye ve Hazine Bakanlığımız’a çok iş düşüyor.  Son dönemde çıkan, Dijital Vergi, İnternet Reklamları için ödenmesi gereken %15 stopaj, şuan bekletilen Perakende Yasası vb konularda sıkıntılar var.  En azından uygulamaya yönelik gerekli yumuşatmalar yapılmalı…

Dijitalleşme kaçınılmaz, çalışmaya devam edelim…

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *